ENGELLİ ÇOCUĞA SAHİP AİLE, ÇOCUKLARIYLA NASIL İLETİŞİM KURMALI?
Engelli bireylerin günlük hayatlarında daha rahat, konforlu yaşayabilmeleri için; engeli olmayan bireylerin çaba göstermesi gerekir. Böylece Dünya engelli bireyler için yaşanılır hale gelebilir.
Engelli bireylerin yaşadığı birçok sorun vardır. Ailede; ailedeki bireylerin verdiği tepkiler, kabul etme sürecinin uzaması, aile bireylerinin engel konusunda bilgi sahibi olmamaları… Toplum içinde ise; dışlanmaları, görmezden gelinmeleri, engelli olanlara engelli olmayanlara tanınan fırsatların tanınmaması; çoğu binanın engelli bireylere uygunsuzluğu, engelliler ile ilgili olumsuz tutum ve davranışlar; bunlar toplumun sunduğu engellerdir.
Toplumun yapı taşını aile oluşturmaktadır. Ailenin bilinçlenmesi demek toplumun bilinçlenmesi demektir. Bu bakımdan engel grupları ile ilgili aile eğitimleri toplumun bilgi sahibi olmasında atılacak en önemli adımlardan biridir.
İLETİŞİM NEDİR?
İletişim: kişiler arasında duygu, düşünce, haber alışverişinin; dil, beden dili, ses tonu kullanarak bilginin kişiden kişiye karşılıklı olarak aktarılmasıdır. İletişimin birçok tanımı olmakla birlikte psikoloji ile ilgili bilimsel yayınlarda iletişim ’bilgi aktarma üretme ve anlamlandırma süreci‘ olarak tanımlanabilir. İnsan ilişkilerinde iletişim; bireylerin birbirlerini anlamak için kullandıkları bir bilgi alışverişidir.
İletişim; gönderici ve alıcı arasında geçer. Gönderici duygu düşünce ve isteğin aktarılmasında söz söyleyen kişi ya da topluluklara denir. Alıcı iletilen sözü alan kişiye ya da topluluğa denir. İletişimde dil bir araçtır (Dil, insanlar arasında anlaşmayı sağlayan; temeli seslerden oluşan bir anlaşma sistemidir). İletişim çeşitlerinden olan beden dili sözsüz iletişimde kullanılır. İletişim çift taraflı bir süreçtir. İletişimin sürmesi için iki tarafın aktif olması gerekir.
İletişim insan ilişkilerinin her türünü içine alır. Bundan dolayı insanlar birbirleri ile iyi iletişim kurabildiği ölçüde güçlenir, gelişir, başarılı olurlar.
ENGELLİLİK NEDİR?
Engellilik, doğuştan ve doğumdan sonra olmak üzere iki ana grupta toplanabilir. Doğuştan olan engellilikte anne ile ilgili durumlar, doğum öncesi, doğum sırası faktörler belirleyicidir. Bunun yanında kalıtım, akraba evlilikleri, anne yaşının küçüklüğü, bulaşıcı hastalıklar, doğum öncesinde annenin sağlık kontrollerinin olmayışı, doğum sırasında çocuk ve annenin bazı risklerle karşı karşıya kalması, çok çocuk dünyaya getirme gibi faktörler doğum öncesi ve doğum sırasında engelliliğe yol açan faktörler olarak sayılırlar. Doğumdan sonra engelliliğe yol açan faktörler ise; kazalar, hastalıklar ve doğal afetlerdir.
Dünya Sağlık Örgtütü (WHO) engelliliği 3 ayrı kategoride ele almaktadır.
1.Yetersizlik (Impairment): Sağlık bakımından psikolojik, fizyolojik ve anatomik (fiziksel) yapı veya fonksiyonlardaki eksikliği ve anormalliği ifade eder.
2.Özürlülük (Disability): Bir aktiviteyi normal tarzda veya normal kabul edilen sınırlar içinde gerçekleştirmekteki kısıtlılık veya yetersizlik.
3.Engellilik (Handicap): Bir yetersizlik veya özür nedeni ile yaşa ve cinsiyete, sosyal kültürel faktörlere bağlı olarak kişiden beklenen rollerin kısıtlanması veya yerine getirilmemesidir.
Dünya Sağlık Örgütü’nün bu tanımı engelli kişilerin ‘kısıtlılığı’ ve ‘normal olmama durumunu vurgulamaktadır. Uluslararası kullanılan tanımlarda ‘normal’ ve ‘kısıtlanma’ konusunun vurgulandığı görülmektedir.
ENGELLİ ÇOCUĞA SAHİP AİLELER
Anne ve baba adayı çocuklarının olacağını öğrendiklerinde hatta bundan önceki süreçte çocukları ile ilgili hayaller, beklentiler, gelecek planlarını zihinlerinde oluşturmaya başlarlar. Ailenin sahip olduğu çocuk engelli doğmuş ya da sonradan engelli olmuşsa; aileler normal çocukları olan ailelere göre daha çok sorun yaşarlar. Aile yorucu ve zorlu bir sürecin içine girer. Hiçbir anne baba bu duruma hazır değildir.
Çocuklarının engelli olacağını öğrenen aileler birçok olumsuz duyguyu bir anda yaşayabilirler. Her aile farklıdır. Ancak bu haberi alan aileler genellikle duygusal tepkiler verirler. İlk duygu genellikle şok ve inançsızlıktır. Aile bu durumu önce kabul etmez ve çocuğunun engelli olduğunu inkar edebilir. Çoğu zaman arkasından üzüntü ve endişe gelebilir. Ailede çocuğun geleceği, sağlığı ve ihtiyaçları konusunda endişelenebilir. Engel ile ilgili araştırmalar başladıkça durum kesinleşmeye başlar. Bu aşamada aile duygusal çöküntü yaşayabilir. Bu duyguların ardından kızgınlık ve suçluluk duyguları görülebilir. Bazı aile bireyleri çocuğun engelli olmasından kendilerini sorumlu hissedebilir. Bilgi sahibi oldukça aile durumu kabullenmeye çalışarak çözüm arayışlarına girebilir. Zaman içinde aile durumu kabullenmeye ve yeni düzene uyum sağlamaya çalışır. Bu durumlarla baş edebilmek için aile bireyleri psikolojik destek alabilir.
Engellilik, engelli ailesi için büyük bir üzüntü kaynağıdır. Kearney ve Griffin (2001) zihinsel engelli çocuğa sahip olmanın neşe ve keder olmak üzere iki uçlu olduğunu, ailelerin bu duygular arasında geçişler gösterdiğini ifade etmiştir. Ailede görülen suçluluk ve yetersiz olma duygusu bu bireylerin bakımında büyük sorunlara neden olur. Bazı aileler çocuklarındaki durumun varlığına ve ciddiyetine inanmak istemez, durumu reddeder. Bazıları kabul eder, fakat kaygı ve ümitsizlik duygusu onları ümitsizliğe iter. Bazı aileler ise aşırı düşkünlük göstererek çocuğun kendisinin yapabileceği işleri de yaparak çocuğun bağımsızlığını zedeler.
Ailelere psikolojik destek; bireysel ve grupla danışmanlık olarak verilmektedir. Psikolojik destek alan aileler yaşadıkları ruhsal sorunlarla baş etme becerisi kazanırlar. Destek alan aileler çocukları ile etkileşimlerinde sağlıklı yaklaşım becerileri edinirler. Problemli davranışlar karşısında çözüm üretmeye başlayabilirler, yaşadıkları sorunları paylaşarak, kaygı, depresyon, öfke ve kontrol yöntemleri hakkında bilgi edinip, farkındalıklarının oluşmasıyla, adaptasyon süreçlerini daha bilinçli ve rahat geçirebilirler.
AİLE ENGELLİ ÇOCUĞU İLE İLETİŞİMDE NELERE DİKKAT ETMELİ?
Aile bireyleri engelli çocuklarına yaklaşırken öncelikle sabırlı, anlayışlı ve destekleyici olmalıdırlar. Özel ihtiyaçlarını bilmek, onların duygularını anlamaya çalışmak, pozitif bir ortam sağlamak faydalı olur. Çocuğun kendini duygusal olarak güvende hissetmesi için iletişim kurarken açık ve net olmak önemlidir.
Engelli çocukla iletişim kurarken şu yöntemlere dikkat etmek gerekir:
1.Açık İletişim Kurmak: Aile içinde duygu ve düşüncelerinizi paylaşın. Çocuğunuzun duygusal ihtiyaçlarına odaklanın. Birbirinizi anlamak için sorular sormaktan çekinmeyin.
2.Sabırlı Davranmak: Engelli çocukla iletişim normal çocuklara oranla daha fazla zamanınızı alabilir; acele etmeden, onun için özel zamanlar ayırarak, sakin kalarak onu rahatlatmak önemlidir.
3.Basit ve Net İfadeler Kullanmak: İletişim kurarken engelli bireyin düzeyine uygun ve sade bir dil kullanmanız daha anlaşılır olmanızı sağlar. Bireyin engel durumuna göre görsel desteklerle iletişimi güçlendirebilirsiniz.
4.Empati Kurmak: Çocukla etkili iletişim kurmak için onun duygularını anlamaya çalışmanız gerekir. Bu yüzden onun yaptıklarını takip etmek, konuştuğunda dinlemek, onun bakış açısını anlamak gerekir.
5.Göz Kontağı Kurmak: Çocukla iletişim kurarken küçük yaştaysa konuşurken aynı boy hizasına eğilmek, onunla iletişimde başka bir şeyle ilgilenmeden göz teması kurmak iletişimi güçlendirir.
6.İş birliği Yapmak: Çocuğunuzla fikir alışverişi yaparak, kararlarınıza ortak etmeniz; onların kendilerini ifade etmelerine ve özgüvenlerini arttırmalarına yardımcı olur.
7.Ulaşılabilir Olma: Çocuğun engeline göre ihtiyaçları doğrultusunda uygun bir iletişim ortamı oluşturulmalıdır. İhtiyaca göre özel iletişim araçları veya teknolojileri kullanarak iletişim kolaylaşabilir.
Her çocuk kendine özgü ve benzersizdir; bu nedenle iletişim tarzını çocuğun özel ihtiyaçlarına göre ayarlamak önemlidir.
SON SÖZ
Sevgili anne ve babalar; engelli çocuğa sahip olmak normal çocuklu ailelere göre biraz daha özveri gerektirmektedir. Bu yolda yorgunluk, neşe ve üzüntü vardır. Ancak ülkemizde ve dünyada hayatlarını normal bir şekilde sürdüren; işi olan, sosyal çevresinde sevilen, engeline göre aktif olan pek çok engelli birey vardır. Çocuğunuzun durumu hakkında ne kadar çabuk bilgi sahibi olup, durumu gerçekçi bir şekilde kabullenip, çocuğunuzun özellikleri ve yapabileceklerine göre eğitim verilmesini sağlarsanız; gelişimi daha hızlı olacaktır. Çünkü engelli olmak bir hastalık değildir. Amaç engelli çocuğun olabildiğince bağımsız, kendi kendine yeterli duruma gelmesidir.
Şenay SÜREN
Aile Danışmanı