ÇALIŞAN ENGELLİ BİREY İNSAN
Her insan çalışmak, kendi parasını kazanmak, kimseye Allah’tan başka muhtaç olmamak ister. Lakin bir iş sahibi olmak hiç de kolay değildir
Bunun için oldukça çaba sarf etmek gerekir. Birçok girdaptan geçmek, sabır ile beklemek gerekir ve sonunda bir işin olduğu zaman da ise bunun zorluklarına, robotlaşan ve monotonlaşan hayatına da katlanmak zorundasın. Sosyal hayatının yok oluşunu izlerken “Olsun, en azından bir işim var.” deyip kendini teselli etmişken, bir diğer taraftan da çalıştığın yeri memnun edememenin kahrını çekiyor ve sürekli birilerini idare etmek zorunda kaldığını bir süre sonra anlıyorsun.
Ne acı bir durum bu, kendine bile itiraf edememek, kendinden saklamak yorulduğunu.
Biraz dinlensem geçer değil aslında bu yaşadıklarımız. Bir daha geçmeyecek kalıntılar bırakmaktır belki de…
Engelli çalışan bir birey olman sana o ortamda asla ayrıcalık tanımaz, aksine tüm zorlukları görmen için adeta sıraya dizerler. En ağır kuralları, her kurum engelli almak zorunda diye bir kural varken, her kurum engelliye uygun olacaktır diye bir kural da olmalıydı kanımca…
Çalıştığınız iş yerinde yaşam alanlarının sıkıntılarından bir örnek sunalım: Örneğin, iş yerine gelirken merdiven kullanamazsınız. Bunun için düz bir giriş veya rampalı olmalı yahut asansörlü olacak. Lakin hiçbiri yoksa, o zaman kendi başının çaresine bakacaksın. Çünkü dakikalarca otobüs durağında beklemiş, zar zor otobüs bulmuşsun; tıka basa dolu olan otobüsteki insanlardan rica etmişsin, işe geç kalmamak için “Beni de alın” diye.
Çay içmek istediğiniz zaman illa birilerine ihtiyaç duyuyorsunuz. Herkes çayını kendi alırken ya da çay bardağını kendi yıkarken, siz o yüksek tezgahtan ne çay alabilirsiniz ne de bardağınızı yıkayabilirsiniz.
Engelli lavabosuna gelince, engelli lavabosu ya yoktur ya da var ama uzun zamandır bozuktur.
Çalışan personeller tüm etkinliklere katılabiliyorken, siz davet bile edilmezsiniz. Unuturlar sizi, akıllara bile gelmezsiniz.
Toplantılarda konuşmayı henüz sökememiş, yaşı sizden 3 kat küçük ve 3 kat büyük olan personeller katılabiliyorken, sizin engelinizden dolayı büyük ihtimalle gözden kaçmışsınızdır.
Öğlen arası molalarında kankalar dostlar birlikte yemeğe çıkarken, siz yine tek başına yemek yersiniz. Çünkü fedakar kankanıza yük olmak istemezsiniz.
Elbette bu yazdıklarım tüm kurumlar için geçerli değildir. Fakat yaşadığımız, duyduğumuz, tecrübe ettiğimiz deneyimlerden yola çıkarak bunları dile getirip aktarmak istedim.
Lütfen birbirimize insanca yaklaşmak varken, böylesi göz ardı edilmek istemiyoruz. Empati istiyoruz. Her yerde, her koşulda, her şekilde, her zaman…
Biz de varız diyoruz.
Biz de çalışanız diyoruz.